“Ateşe meftun olmaktır çini…” diyor Pınar Külek. Çini, bir sanat olmanın ötesinde tarih, ruh ve incelikle işlenen bir sabır yolculuğudur. Osmanlı mimarisinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan çini, yalnızca duvarları süslemekle kalmaz, ruhları da huzurla donatır. Mimar Sinan’ın eserlerinde sadeliği ve dinginliği sağlamak için çinilere yönelmesi, bu sanatın gücünü bir kez daha kanıtlıyor.
Çini, zamanda yolculuğun ta kendisidir. Yüzyıllar öncesine ait bir çiniye baktığınızda, nakkaşın fırça izlerini hisseder, onun ruhunu ve nefesini duyumsarsınız. Pınar Külek’in anlatımıyla:
"Lapisin, firuzenin, zümrüdün ve mercanın fısıltılarına kulak verirsiniz. Çini, zamanda duran bir andır. O anda, hem geçmişin ihtişamını hem de bugünün zarafetini hissedersiniz."
Sanatta ustalık ve sadakat esastır. Pınar Külek, sanatına duyduğu derin bağlılığı ve saygıyı şu sözlerle dile getiriyor:
"Ustasız sanat haramdır malum. Üzerimde emeği geçen ustalarıma sonsuz teşekkürlerimle… Fırçam ile ruhum müsenna… Son nefesime dek fırçam benimle olsun."
Çini, sadece bir süsleme sanatı değil; huzurun, sabrın ve maneviyatın bir ifadesidir. Pınar Külek’in eserleri, gelecek nesillere bu kadim sanatı taşıma çabasının bir meyvesi olarak, ruhları aydınlatmaya devam edecek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.